RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, ceza verirken ‘muhalif-muhalif değil’ ayrımı yapmadıklarını belirterek, “Ancak muhalifler verilen cezaları mağduriyet malzemesi yapıyor. Bu, bir kesimin algı oluşturma çabası.. Bilinçli olarak hatalarda ısrar ediyorlar. Mağdur edebiyatı yapıp reyting peşinde koşuyorlar” dedi.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, kurum olarak ceza verirken muhalif-muhalif olmayan diye ayrım yapmadıklarını savunarak, bunun algı çalışması olduğunu söyledi.
“Gazeteciliğin evrensel ilkeleri ayaklar altında” diyen Şahin, bazı kanalları muhalefet partisinin yayın organı gibi yayın yapmakla suçladı.
Şahin, Sabah gazetesinden Tuğba Kalçık’a verdiği söyleşide özetle şunları dedi:
“Cezayı tek başıma vermiyorum”
“Cezayı ben tek başıma vermiyorum ki, kuruldan geçerek kararlar alınıyor. RTÜK’ün bir işleyişi var, biz her kararı buna uygun şekilde alıyoruz. Muhalifler ceza veriliyor diye bunu mağduriyet malzemesi yapıyor. RTÜK’ün verdiği cezalar üzerinden muhalif kanallar reyting devşirmeye çalışıyor. Biz her şeyin farkındayız.
RTÜK diyaloğa önem veren bir kurum. Kurumumun ceza ile anılmasını da istemem. Bununla övünen biri de değilim. Yeni dönemde de diyaloğa açık olacağız. Hangi kanal olursa olsun, iyi, kaliteli yayın yaptıkları zaman bunu takdir de ederiz. Eleştirilere de açığız, yeter ki yapıcı olsun.
“Bizi ceza dağıtan kurum olarak görmek yanlış”
Bizi sadece yargı dağıtan ceza mekanizması olarak görmek yanlış bir yaklaşım. RTÜK, yayıncı kuruluşlara rehber ve öncü olmayı şiar edinmiştir.
Sadece ceza veren değil aynı zamanda ödüllendiren de bir kurumuz. Yunus Emre ve Türkçe yılı ilan edilen bu yıl, Türkçeyi en doğru, en anlaşılır ve en güzel kullanan programlarımızı ödüllendireceğiz.
“Muhalefet partisi yayın organı gibi hareket ediyorlar”
RTÜK’ten ceza almalarından dolayı üzülmesi gereken bazı yayıncılar, kendilerini sorgulamak yerine işin kolayına kaçarak RTÜK’ü sorumlu görüyorlar. Sanki her şey normalmiş de RTÜK kendi kendine hiçbir kurala bağlı kalmaksızın yaptırım uyguluyormuş gibi bir hava içindeler. Ve durumu siyasete bağlıyorlar, yaptırımların siyasi olduğu intibasını oluşturmayı kendilerine görev bilenler var.
Maalesef kendilerini bir yayıncı değil de siyasi parti sözcüsü gibi gören bir grup, RTÜK’ü hedef alarak siyasi olmakla suçluyor. Trajikomik bir durum. Kendilerini tarafsız ve özgür basının yılmaz savunucu olarak gören ve gösteren bazı TV kanallarına bakın, objektif olduklarını göremezsiniz. Sanki muhalefet partisi yayın organı gibi hareket ediyorlar.
“Gazeteciliğin evrensel ilkeleri ayaklar altında”
Gazeteciliğin evrensel ilkeleri ayaklar altında. Habercilik tarafsızlığı, ilkeli olmayı gerektirir, doğruya doğru, yanlışa yanlış demek zorundasınız.
Evet gazetecilik eleştiri üzerine kuruludur ama haksız yere ve eleştirinin ötesinde hakarete varan söylemlerle, yalan ve yanlış bilgilerle habercilik yapılamaz.
“FOX Haber Genel Yayın Yönetmeni beni tehdit etti”
Bakın kendini duayen haberci, tarafsız gazeteci özgür basının savunucusu olarak görüp lanse etmeye çalışan bir gazeteci arkadaş var; FOX Haber Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk. Tescilli yalan haberlerinden dolayı verdiğimiz yaptırım kararlarından ötürü ortak bir dostumuz aracılığıyla şahsımı ve kurumumu tehdit etmiştir.
İnanabiliyor musunuz? Bunu yapan gazeteci kimliği taşıyor. ‘Daha şimdi başlıyor her şey’ diye tehditler savurup daha sonra hızını alamayıp başka bir günkü ana haberde yine şahsıma ve Üst Kurula yönelik açık açık tehditler savuracak kadar fütursuz hale gelmiştir.
Televizyonu denetleyen bir otoriteye karşı açık açık, haksız yere, görevimizi yaptığımız için tehditler savurabilmekte… Ve bu özgür ve tarafsız habercilik adına yapılıyor. Ne ironi değil mi? Hani tarafsızdın, hani özgür basın adına yapıyordun? Hiç sanmıyorum. Ayrıca dönüp bakınca ekranda görünmeyen ancak FOX haberin mutfağını yöneten bir gazeteciye sahip çıkmak yerine FETÖ’den tutuklu sözde gazeteciye sahip çıkması samimiyetsizliğini gösterir aslında. Sen yaptıklarının tamamını kendi politik görüşlerin ve çıkarların uğruna yapıyorsun demek ki. Eski Türkiye’nin alışkanlıkları ile hareket etmesin kimse.
Medya patronlarının, yöneticilerin; politikacıları, bürokratları tehdit ettiği dönemler yok artık. Yeni Türkiye’de kimse böyle bir şey yapamaz, yapan da bedelini öder. RTÜK’ün verdiği cezalardan nemalanan kanallar var. Bilinçli olarak hatalarda ısrar ediyorlar. Mağduriyet edebiyatıyla reyting peşinde koşanlar bunlar…”