Ana Sayfa / KÜLTÜR/SANAT / MERSİN’Lİ ŞAİR SAİT DERVİŞOĞLU’NUN ÜNLÜ ŞİİRİ “AH TAMARA” ÖDÜL ALDI

MERSİN’Lİ ŞAİR SAİT DERVİŞOĞLU’NUN ÜNLÜ ŞİİRİ “AH TAMARA” ÖDÜL ALDI

Mersinli şair, yazar, aktivist ve iş insanı Sait Dervişoğlu’nun Van Gölü üzerindeki Akdamar Adası’ndaki bir efsaneye atfen yazdığı “Ah Tamara” şiiri RC Menajerlik tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen yılın şiiri yarışmasında birinciliğe layık görüldü.

Pandemi sürecinde köy okullarını gezerek kitabından elde ettiği gelirler ile dezavantajlı öğrencilere tablet bilgisayar hediye ederek eğitimlerine katkı sağlayan hayırsever iş insanı Dervişoğlu, zor koşullarda eğitim gören çocukların yanında olmaya devam ediyor.

Ah Tamara Efsanesi ve Dervişoğlu’nun ünlü şiiri “Ah Tamara” sizlerle;

AH TAMARA EFSANESİ

Akdamar Adasında bulunan Baş keşiş dediği dedik bir adamdır. Tamara adında güzeller güzeli bir de kızı vardır. Tamara dinsel bayramlarda giyinip kuşanıp da başına çiçeklerden taç takarak bir dolandı mı, öbür keşiş kızları ne yapacaklarını şaşırır, içten içe onu kıskanır ona diş bileyip tuzaklar hazırlarlar. Adanın karşısında, Gevaş yakınında yalnız yaşayan genç bir delikanlı vardır. Delikanlı gündüzleri gölden avladığı balıkları yer, martılarla söyleşir, sulara dalar, saatlerce yüzer, yorulunca da ağaçların serin gölgesinde uyur. Yüzücülükte üstüne yoktur.

Günün birinde gene sulara dalıp çıkarken, adaya iyice yaklaşır. Merakını yenemeyip karaya çıkar. Bir badem ağacı ardına gizlenir, çevreyi izlemeye başlar. Birden badem çiçeklerinden tacıyla tatlı bir ezgi mırıldanan Tamara’yı görür. Kız bir ses duyup dönünce delikanlıyla karşılaşır. Kaçmaya yeltenir, ama delikanlının yakışıklılığı onu da etkilemiştir. Akşama değin söyleşirler, gene kayalıklarda buluşmak üzere sözleşip ayrılırlar. Delikanlı yüzerek karşıya geçer. Kızın babasından korktuklarından geceleri buluşmayı kararlaştırırlar. El ayak çekilince kız kayalıklarda bir mum yakar, delikanlı da ışığı gözleyerek yüze, yüze gelir. Buluşur, konuşur, koklaşırlar.

Bu durum uzun bir süre devam eder. Bir süre sonra öbür keşiş kızlarından biri onları görür, hemen baş keşişe haber verir. Baş keşiş çok öfkelenir, ama kızına bir şey söylemez. Ertesi gün göl dalgalıdır. Akşama doğru fırtına çıkar, dalgalar daha da coşar. Kız kayalara gitmez. Keşiş bir mumla kıyıya gelir. Delikanlı ışığı görünce meraklanır. Sulara atlayıp yüzmeye başlar. Keşiş mumun yerini sürekli değiştirdiğinden delikanlı iyice şaşırır, yorulur. Sonunda azgın dalgalara yenik düşer. “Ah Tamara, ah Tamara” bağırışları ile boğulur ve ölür. Sesi duyan Tamara, kayalığa koşar, babasını görünce işi anlar. Tamara da kendini sulara atar. İki sevdalının ruhu gölde buluşur. Adaya Ahtamara adı verilir. Bu ad, zamanla Akdamar’a dönüşür.

Sait Dervişoğlu’nun dillere destan efsaneyi kalbinizde hissedeceğiniz o şiir…

AH TAMARA

Ah Tamara, Ah Tamara.

Karanlığı yalnız güneş aydınlatır,

Geceye yalnız ay doğar sanırdım.

İçimi okşayan şarkını duyup,

O kutsal adaya yüzüp,

Seni görene dek.

Badem ağacının altında,

Başında rengârenk çiçeklerden tacınla…

 

Ah Tamara,

O kadar güzeldin ki,

Saçlarını rüzgârdan,

Tenini güneşten,

Gözlerini kirpiklerinden,

Varlığını yokluktan

Kıskandım o an.

Aşk bize gelmişti sanki kendiliğinden…

 

Ah Tamara,

Sen de sevdin benim gibi

Martılarla söyleşen

Öksüz yetim büyümüş

Seyyah-ı fakir

Balıkçı genci.

 

Ah Tamara,

Her gece umutla beklerdim

Herkes uyuduktan sonra

Kayalıklarda mum yakıp

Bir işaret vermeni

Balık olup yüzüverirdim yanına

Tarifsizdi seninle geçen her an

Kokun sarhoş ederdi

Gözlerin delip geçerdi içimi

Ah o dudakların

Gülüşün, güller açtıran

Pamuk gibi bembeyaz ellerin

Ya o şarkıların, alıp götüren

Zaman bile kıskanırdı bizi

Hızla akardı.

 

Ah Tamara,

Sonunda bir gece yakalandık

Çocukluğundan beri

Seni kıskanan keşişin kızına

Yetiştiriverdi her şeyi

Baş keşiş babana

Hiddetlendi hâliyle

Nasıl olur da

Güzeller güzeli kızı

Gönül verirdi benim gibi

Bir avareye.

 

Ah Tamara,

Sonraki gece

Nuh uyanıp Ağrı Dağı’ndan

Üfleyiverdi sanki Van Gölü’ne

Göl okyanus oldu sanki

Dalgalar coştu, fırtına kıyamet…

 

Ah Tamara,

Kilitlediler seni bir odaya

Baban baş keşiş

Elinde mumla çıkmış kayalığa

Gördüm yine

Her gece beklediğim umut ışığımı

Deli gönül dinler mi fırtına

Yüzmeye başladım

İçimde Aşk’ın

Işık gitti bir oraya, bir buraya

Ne yöne yüzsem,

Tersine gidiyordun sanki

Şaştım kaldım bu duruma

Sonunda dalgalar öyle büyüdü ki

Kollarım yorgun

İçimde sen

Teslim oldum karanlık sulara

Son sözüm “Ah Tamara, Ah Tamara…”

 

Ah Tamara,

Duydun haykırışımı

Kurtuldun ellerinden keşişlerin

Koştun kayalıklara

Anladın zalim babanın yaptığını

Atıverdin kendini hiç düşünmeden

Kayalıklardan karanlık sulara

Ruhlarımız gölün derinliklerinde

Buluşup bir oldu.

 

Ah Tamara,

Efsane olup masal gibi,

Anlatıldık nesilden nesile.

Dinlediler hikâyemizi gözyaşlarıyla,

“Ahtamara” dediler, adaya.

Sonradan dönüştü “Akdamar”a.

Fırtınalı gecelerde görünür olduk,

O kayalıklarda el ele.

Yalnızca aşıklara, yalnızca aşıklara…

 

Sait Dervişoğlu

Ruhuma Mektuplar

Sayfa 430

PAYLAŞIN
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  

Hakkında haber news24

Tekrar kontrol edin

Mersin’de kadınlar erkek şiddetine karşı basın açıklaması yaptı

Mersin Kadın Platformu, ülkede artan kadın cinayetlerine, transfobiye, erkek şiddetine ve cezasızlık politikalarına tepki göstererek, ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir