Ana Sayfa / Manşet / Diyarbakır Barosu’ndan Mersin raporu: Kürt oldukları için nefret suçuna maruz kaldılar

Diyarbakır Barosu’ndan Mersin raporu: Kürt oldukları için nefret suçuna maruz kaldılar

Diyarbakır Barosu, Mersin’de bayramın birinci gününde trafikte ırkçı saldırıya uğrayan Erbilli Mushtaq Mahmood Kareem ve ailesine ilişkin yaptığı açıklamada ailenin Kürt olmalarından kaynaklı nefret suçuna maruz kaldıklarını belirterek, farklı kimliklere yönelen tehditlere karşı yasal mevzuat oluşturulmasını istedi.

Diyarbakır Barosu, İnsan Hakları Derneği Mersin Şubesi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Mersin Şubesi ve Mazlumder Adana Şubesi tarafından, Mersin’de ırkçı saldırıya maruz kalan Erbilli Kürt aileyle ilgili rapor, düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna açıklandı.

Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren tarafından açıklanan raporda Muştaq Mahmud Kerem’in ifadesiyle ilgili şunlara yer verildi:

“Müşteki şahıs alınan ifadesinde, başının arka kısmına taş ile vurulduğunu, yere düştükten sonra bariyerlere tutunduğunu, saldırganların kendisini uçurumdan atmak istediklerini, yeterince Türkçe bilmemesi ve baygınlık geçirmesi nedeniyle kendisine yönelik tehdit ve hakaretlerden sadece, ‘Burası Anadolu toprağı burası Türkiye sen bizim topraklarımızda ne yaptığını sanıyorsun’ cümlesini anladığını, diğer söylenenleri anlamadığı belirtmiştir.”

“Emniyet, ‘buraya niye geldiniz’ diye sordu”

İlçe Emniyet Müdürünün talebi üzerine hastanede bekleyen Baros Başkanı Av. Nahit Eren ve Yönetim Kurulu üyesi Av. Mehdi Özdemir ile hastane içerisinde bir odada görüşme gerçekleştirdiği belirtilen raporda, şunlara yer verildi:

“Görüşme esnasında ilçe emniyet müdürü tarafından olay ‘maddi hasarlı bir trafik kazası’ şeklinde nitelendirilmiş, görgü tanığının yasa dışı örgüt propagandası nedeniyle suç kaydının bulunduğu ve beyanlarına itibar edilemeyeceği ifade edilerek savcılığın yürüttüğü tahkikat kapsamındaki suç nitelemesinin önemli olmadığı ve hakimin nasıl nitelendireceğinin belirleyici olacağını belirtilmiş ve  ‘Buraya niye geldiniz?’ tarzı sorular yöneltilmiştir. Mağdur şahsın tarafımızca Diyarbakır’a götürülmek istendiği iddiasında bulunulmuştur. Ancak, bu görüşmede ailenin nereye gitmek isteyeceğinin kendi kararları olduğunu şu an Erbil’de bulunan aile bireylerinin irtibata geçtiği, Mersin ilinden ikamet eden dostlarının yolda olduğu heyetimizce kendilerine aktarılmıştır.

Saat 18.30 sıralarında mağdur şahıs polislerce hastaneden çıkartılarak vekillerinin bilgisi olmaksızın bilinmeyen bir yere götürülmüştür.

Bu sırada soruşturma savcısı ile yapılan görüşmede, mağdur şahsın yeni avukat talebinin olduğu ifade edilmiştir. İfade işlemleri bittikten sonra neden ailenin hastaneden bilinmedik bir yere götürüldüğü ve avukatlık ilişkisinin neden bitirildiği yönünde bir çaba içerisinde olunduğu sorusunu dosya savcısı mağdur ile bizleri telefonla görüştürüp bu bilgiyi teyit ettirebilirim şeklinde cevaplamıştır. Bu şekilde bir usulün ceza yargılamasında yeri olmadığı belirtilerek müvekkilimizin bulunduğu yerden Adliye’ye getirilip bu hususun tutanak altına alınması talebinde bulunulmuştur.”

Zanlılar 13 yaşındaki çocuğu şikayet etti

Anamur Cumhuriyet Savcılığı’nın, şüphelilerin şikayeti üzerine Muştaq Mahmud Kerim’in 13 yaşındaki oğlu Muhammed’in zorunlu müdafilik sistemi kapsamında Suça Sürüklenen Çocuk sıfatıyla ifadesini aldığı da raporda yer aldı.

Raporunda devamında şunlar belirtildi:

“Üç şüpheli Anamur Başsavcılığı tarafından ifadelerinin alınmasından sonra Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilmişlerdir. Anamur Cumhuriyet Savcılığı her ne kadar şüpheliler hakkında ‘Halkı Kin ve Düşmanlığa Alenen Tahrik’, ‘Kasten Adam Öldürmeye Teşebbüs’ ve ‘Mala Zarar Verme’ suçlarından soruşturma açmış ise de Anamur Sulh Ceza Hakimliğince iki şahıs hakkında adam ‘Kasten adam Öldürmeye Teşebbüs’ suçundan tutuklama kararı vermiştir.”

Heyetin tespitleri

Raporda şu tespit ve sonuçlara yer verildi:

“*Mersin ili Bozyazı ilçesi Gözsüzce mahallesinde özel araç ile mağdur Musthtaq Mahmood Kareem’in eşi ve 3 çocuğuyla birlikte seyir halindeyken trafikte yaşanan sıkıntı sonrasında şüpheli şahıslarca mağdurun aracının önü kesildiği, mağdur anlatımından anlaşılmıştır.

* Şüphelilerce mağdurun başının arkasına taş ile vurulduğu, yerde sürüklendiği, uçurumdan atılmak istenildiği ve öldü sanılarak saldırganların olay yerini terk ettikleri mağdur, görgü tanığının beyanı ve görüntü kayıtlarından anlaşılmıştır.

* Mağdurun ve görgü tanığının beyanları incelendiğinde, mağdurun ve ailesinin Arap ve Kürt kimliğine yönelik hakaretlerde bulunulduğu mağdur ve tanık ifadelerinden anlaşılmaktadır.

*Olayın meydana geldiği yer jandarma bölgesidir. Adli kolluk olarak jandarma görevli olmasına rağmen Anamur İlçe Emniyet Müdürü ve görevli polis memurlarınca, görev ve yetki sınırları dışına çıkarak mağdur ile telkin ve yönlendirmeye dayalı avukat olmaksızın görüşmeler gerçekleştirilmiştir.

*İlçe Emniyet Müdürü tarafından heyetimiz üyesi avukatlar ile yapılan görüşmelerde olayın maddi hasarlı trafik kazası olduğu, olayın başka yöne çekilmemesi gerektiği, savcılığın yürüttüğü tahkikat kapsamında yapılan suç nitelemesinin bir öneminin olmadığı, görgü tanığının ifadesine itibar edilemeyeceği belirtilmiştir.

* İlçe Emniyet Müdürü ile bu görüşme esnasında Anamur Kaymakamı’nın hastaneye geldiği heyetimizce görülmüştür (Gelen kişinin Anamur Kaymakamı olduğu İlçe Emniyet Müdürü tarafından söylenmiştir).

*Mağdur ifadesinde saldırganların kendisine yönelik ‘Burası Anadolu toprağı burası Türkiye sen bizim topraklarımızda ne yaptığını sanıyorsun’ dediğini anladığını, başkaca sözlerin sarf edildiğini ancak daha fazla Türkçe bilmediği için anlamadığını ve baygınlık geçirdiğini ifade etmiştir. Görgü tanığı beyanında, Kürt ve Arap kimliğine yönelik ırkçı hakaretlerde bulunulduğunu belirtmiştir. Görgü tanığının ifadesi ve rızaen teslim ettiği görüntü kayıtları ile mağdur ifadesi incelendiğinde anlatımların uyumlu olduğu, mağdura yönelik fiziki saldırı ve ırkçı söylemlerde bulunulduğu hususunda heyetimizde kanaat oluşmuştur. Kaldı ki, Anamur Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ‘Halkı Kin ve Düşmanlığa Alenen Tahrik(TCK madde 215)’, ‘Kasten Adam Öldürmeye Teşebbüs(TCK madde 81 ve 35)’ ve ‘Mala Zarar Verme(TCK 151. Madde)’ suçlarından soruşturma açılmış ve iki şüpheli tutuklanmıştır.

*Savcılık ve Sulh Ceza Hakimliği’nin kararlarının ve mevcut delil durumunun aksine, adli kolluk olarak görevli olmayan İlçe Emniyet Müdürü ve polis amirleri tarafından ırkçı söylemlerin bulunmadığı yönünde algı yaratılmaya çalışılmış ve bu şekilde soruşturma ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüste bulunulduğu hususunda kanaate ulaşılmıştır.

‘Mağdur, vekillerinin bilgisi olmadan polis tarafından bilinmeyen bir yere götürüldü’

*Mağdur aynı polis memurlarınca vekillerinin bilgisi olmaksızın hastaneden alınarak bilinmeyen bir yere götürülmüştür.

*Mağdur tarafından ailesinin talebi doğrultusunda avukatlıklarını üstlenen Av. Nahit EREN ve Av. Mehdi ÖZDEMİR dışında bir avukatın kendisini temsil etmesine mağdur tarafından daha sonra dile getirilmiş olması olay örgüsü gözetildiğinde hukuka aykırı görüşmeler, telkin ve yönlendirmeler neticesinde oluştuğu, soruşturma dosyasını etkilemeye çalışıldığını açıkça ortaya koymaktadır.”

PAYLAŞIN
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  
  •  

Hakkında haber news24

Tekrar kontrol edin

GÜNDEM Türkiye BM çalışanları: Yoksulluk sınırında yaşıyoruz, sesimizi duyun

Türkiye BM çalışanları, yoksulluk sınırında yaşadıklarını vurgulayarak diğer ülke çalışanlarından daha az maaş aldıklarını söyledi. ...

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir