Hikmet Durgun-
Mersin-Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM)’de gönüllü çalışan ve birçok önemli çalışmaya imza atan Psikolojik Danışman Cansu Kanburoğlu ile çocukların yaşadıkları istismarlar ve istismar olaylarıyla ilgili UCİM Mersin Şubesinde röportaj yaptık.
Çocuklar istismar öyküsünü neden hemen anlatmıyorlar ?
Kanburoğlu: Öncelikle şunu belirtmek isterim ki istismar; ihmal, fiziksel istismar, duygusal istismar, cinsel istismar olmak üzere dörde ayrılır. Biz bugün cinsel istismarı konuşacağız. Cinsel istismar, çocuğun cinsel haz amacı güdülerek zorla ya da ikna edilerek kullanılmasıdır. Peki çocuk kimdir? Çocuk Hakları Sözleşmesinin 1. maddesine göre çocuklar için geçerli kanunca erken yaşta reşit olma durumu hariç 18 yaşına kadar her birey çocuk sayılır.
Çocuklar bazen kendilerine inanılmayacağından endişelendikleri için bazen de istismarcının tehditlerinden dolayı istismar öyküsünü bildirmeyebiliyorlar. Özellikle okulöncesi ve ilkokul döneminde bulunan çocuklar, içinde bulundukları gelişim dönemi gereği yaşadıkları durumdan dolayı kendilerini suçlu hissedebiliyorlar. Yine içinde bulundukları dönem çocuğun yaşadıklarını anlamlandıramamasına neden oluyor. Bu noktada ebeveynler çocuklarla açık bir iletişim dili benimsemeli, ılımlı ve destekleyici olmalıdır. Bu koşullarda çocuğun yaşadığı istismar durumunu aileye yüksek oranda bildirdiğini görüyoruz. Aynı şekilde okulda çocuklarla yoğun ve uzun süre etkileşimde bulunan öğretmenler içinde aynı şeyleri söylemek mümkündür.
Ve şunu belirtmeliyim ki aslında çocuklar her şeye rağmen olumsuz yaşantılar sonrasında yetişkinlerle iletişime geçiyorlar. Bazen kelimelerle, bazen oyun yoluyla bazen de beden diliyle… Bu noktada yetişkinlerin üzerine düşen iyi birer gözlemci olarak doğrudan ve dolaylı mesajları fark etmektir. Arkadaşlık ilişkilerinde yaşanan sorunlar, sosyallik ve iletişim becerisinin zayıflaması, akademik başarıda düşüş, uyku sorunları yeme sorunları, yersiz korkular, sürekli kaygı, gelişim dönemine uygun olmayan cinsel bilgi gibi gözlemleyeceğimiz farklı belirtilerden bahsedebiliriz. Fakat unutulmamalıdır ki, bu değişimlerin hiç biri tek başına cinsel istismara işaret etmez. Bu noktada bir uzmandan destek almakta fayda vardır.
Olayın etkilerini anladığımızda nasıl davranmamız gerekiyor?
Kanburoğlu: Öncelikle ebeveyn kendi duygularını kontrol altına almalıdır. Ebeveynin kaygı, öfke, şaşkınlık duygusu kontrol altına alındıktan sonra çocukla gelişim dönemi özellikleri göz önünde bulundurularak iletişime geçilmelidir.
Öncelikle her koşulda onun yanında olduğunuzu ve onu seveceğinizi belirterek güven ortamı oluşturulmalıdır. Çocuğun cesaretlendirilmesi, duygularını ifade etmesi noktasında destekleyici bir tutum sergilenmesi gerekmektedir. “Sakın üzülme, güçlü ol” demek yerine “Evet üzülüyorsun, anlıyorum. Neler hissettiğini konuşmak ister misin.” Diyerek konuşmaya teşvik etmeliyiz. Sorgulayıcı ve suçlayıcı ifadeler kullanılmamalıdır. “Sen yanlış anlamışsındır, yalan söyleme, öyle bir şey olmaz, neden böyle bir şey oldu?” gibi cümleler kullanılmamalıdır. Bu süreçte çocuğun sorduğu sorulara, gelişim düzeyi çerçevesinde oldukça net, doğru ve bilimsel cevaplar verilmelidir. Unutulmamalı ki ailenin olaya verdiği tepki çocuğun süreci anlamlandırma aşamasında birincil öneme sahiptir.
Çocukları Nasıl Bilinçlendireceğiz ?
Kanburoğlu: Aile içinde açık iletişim tarzı benimsenmelidir. Ebeveynler ılımlı, anlayışlı ve destekleyici olmalıdır. Ebeveynler her koşulda çocuğun yanında olduğunu ve çocuğa onu koşulsuz sevdiğini çocuğa hissettirmelidir. Çocuğun gelişim düzeyi dikkate alınarak özel bölgeler tanıtılmalı ve bu bölgelere kimsenin dokunama hakkı olmadığı anlatılmalıdır. İyi ve kötü dokunuş örneklerle anlatılmalıdır. Çocuğa, HAYIR deme hakkı olduğu ve istemediği bir durumla karşılaştığında HAYIR, diyebileceği ve bir yetişkinden yardım isteyebileceği öğretilmelidir.
Yetişkinlerinde bildirme noktasında bilinçlendirilmesini önemsiyoruz. Herhangi bir istismar durumundan şüphelenen yetişkinler, durumu hemen kolluk kuvvetlerine bildirmelidir. İstismar şüphesinin doğruluğunu araştırmak kolluk kuvvetlerinin görevidir.